22 Mart 2012 Perşembe

I.HATTUŠİLİ’NİN VASİYETNAMESİ

I.HATTUŠİLİ’NİN VASİYETNAMESİ

I. HATTUŠİLİ'S THE TESTAMENT
                                              


Tamer Eren *



ÖZET
I. Hattušili’nin vasiyetnamesi çivi yazısı ile tablete yazılmış belgedir. Bu belgede veliaht tayini sırasında yaşanılan bir takım entrikalar ve krala yapılan ihanetler yer almaktadır. I. Hattuşili da bu ihanetlerden duyduğu üzüntüyü ve aldığı önlemleri bu belgede anlatmaktadır. Ayrıca bu belge bu durumun ülkeyi tehlikeye soktuğunu ve kraliçelerin iktidarda ne denli etkili olduğunu ispatlamaktadır. Neticede kral kendisine ihanet edenleri Hattuşa’dan uzaklaştırmış ve yerine torunu olduğu düşünülen I. Muršili’yi veliaht olarak tayin etmiştir. 

Anahtar kelimeler: Hitit, Hattuşili, vasiyetname, veliaht

ABSTRACT
Hattusili’s will written on tablet by nail hand was a documentary. This documentary includes some intrigue during appointment of crown prince and betrayals towards the king. I.Hattusili explains his sadness because of these betrayals and precautions he is taken. Moreover, it proves that this situation risks the country and how the queens are effective in power. In conclusion, the king runs away the people betraying on himself and assigns I.Mursili, who is thought as his grandson, as a crown prince.
Key words: The Hittite, Hattusili, testament, heir to the throne


GİRİŞ
Hitit belgelerinin dönemin siyasi toplumsal ve kültürel özelliklerini anlamamız açısından en önemli örneklerinden biri olan I. Hattušili’nin vasiyetnamesi tahtın varisinin belirlenmesi hususuna atfen yazılmıştır. Belge kral seçiminin belirlenmesi, bu konuda etkili kişi ve kurumları ifade etmesi açısından önem teşkil etmektedir. Bu hususta kral tayininde etkili kişilerden kraliçe (Tawananna) ve asillerin etkili olduğu dikkati çeken husustur. Metindeki olaylara baktığımızda iktidarın anlaşmalıklar ve Tawananna’nın krala ihanetini ve arasındaki mücadeleleri anlatmaktadır. Hiç şüphesiz ki bu durum devletin hâkimiyetini tehlikeye düşürmüştür. Bu nedenle I. Hattušili ile imparatorluk dönemi kralı I. Arnuvanda dönemine kadar metinlerde Tawananna’dan bahsedilmemektedir. Bu durum bize kraliçelerin yönetimde ne denli etkili olduğunu ve kötü niyetli davranırlarsa devletin varlığını tehlikeye düşürdüğünü kanıtlamaktadır. Büyük ihtimalle bu uygulama bu durumun neticesi olarak önlem olarak yapılmıştır ve kraliçelerin etkinliği azaltılmıştır. Bu olayı daha detaylı incelemek için metinin orijinal çevirisini incelemek gerekir.*[1]











                                        



I. HATTUŠİLİ’NİN VASİYETNAMESİ
(AKADÇA VE HİTİTÇE İKİ DİLLİ METNİN TÜRKÇEYE ÇEVİRİSİ) VE I. HATTUŠİLİ’NİN VASİYETNAMESİ’NİN İÇERİĞİ

I. Hattušili döneminde yazılmış vasiyetname kral seçimi ve bu konuda meydana gelen olayları anlatmaktadır. Vasiyetnamede en çok dikkati çeken olay, kraliçe olan Tawananna’ya gösterilen tepkidir. Belgenin girişinden itibaren ele alınan konu, bu durum çerçevesinde meydana gelen olaylar etrafında gerçekleşmektedir. Krala karşı yaptığı entrikalar ve kralın buna duyduğu endişe ve aldığı önlemler anlatılmaktadır. Bu belgede Tawananna’nın siyasette etkin rol oynadığı anlaşılmaktadır. Bu durum belgenin genelinde kraliçenin asiller ve askerler üzerinde etkin olduğu anlaşılmaktadır ve kral kendisine karşı olan kraliçenin bu siyasi gücünden endişe duymaktadır.
§ 1. [Büyü]k K[ral] Tabarna “hükümdar” asiller topluluğunun (?) askerlerine ve önemli kişilere (şöyle) dedi: “İşte ben hastalandım. Size (halefim olarak) genç Labarna’yı söyledim: “O, (tahta) otursun!” Ben, kral, onu oğlum (diye) çağırdım. Onu kucakladım (?) ve onu yücelttim (?). Daima onun arkasından koştum. O bir oğul gibi davranmadı. O gözyaşı dökmedi, acımadı. O (buz gibi) soğuk ve acımasızdır.
Vasiyetnamede kraliçe, kızları ve onların kardeşlerinin çıkardığı isyan ve neticesinde tahribatın yaşandığı belirtilmiştir. Metinde geçen kraliçenin kralın kız kardeşi olduğu düşünülmektedir. Kral isyanlar neticesinde kızını ve isyan eden oğlunu sürgüne yollamıştır.
§ 2. Ben kral onu tuttum ve onu yatağıma getirdim (ve şöyle dedim): “Bu ne (demek) hiç kimse kız kardeşinin oğlunu büyütmesin! O, kralın sözüne aldırmadı. Bir yılan olan anasının sözünü dinledi. Ona erkek kardeşleri ve kız kardeşleri her zaman soğuk sözler götürdüler. O, onların sözlerini dinledi. Ben kral bunu işittim. (Şimdi) savaşa karşı savaş açıyorum.
Burada I. Hattušili’nin kız kardeşinin oğlunu (Labarna’yı) evlatlık alarak veliaht tayin etmesi, kız kardeşinin Tawananna olma ihtimalini güçlendirmektedir. Burada önemli olan kraliçenin kız kardeşi olması sorunu değil, onun kral seçiminde ne kadar yetkili olduğu konusudur. Hatta öyle ki Kral I. Hattuşili kendisine karşı isyan eden kişileri sürgüne yollamakla beraber kraliçe olan Tawananna’nın isminin bile söylenmesini yasaklamıştır.
§ 3. Bırak (şunu)! (Artık) o, benim oğlum değildir! Anası bir sığır gibi böğürdü (?): “Benim, canlı sığırın rahmini kopardılar. Onu mahvettiler! Sen onu öldüreceksin!” Ben kral her hangi bir kötülük yaptım mı? Onu rahip yapmadım mı? Onu (herkesin arasından) öne, (daha) iyiye, her zaman çekmedim mi? (Fakat) o, kralın arzusuna sempati ile bakmadı. O, kendi isteği ile Hattuša’ya nasıl sevgi gösterir?
§ 4. Annesi bir yılandır! Gelecekte o annesinin, erkek kardeşlerinin ve kız kardeşlerinin sözlerini her zaman dinleyecek! Sonra yaklaşacak! İntikam almaya çalışacak! Kralın tarafında bulunan askerlere, önemli kişilere ve hizmetkârlara yemin edecek (ve şöyle diyecek): “İşte onlar kral yüzünden ölüyorlar!” Ve öyle olacak ki, o onları bitirecek ve sık sık kan dökmeye başlayacak! Ve o, (hiçbir şeyden) korkmayacak!
I. Hattušili vasiyetnamesinin ilk kısmında kız kardeşinin oğlu olduğu düşünülen Labarna adındaki veliaht adayını veliahtlıktan azlettiğini ve bunun gerekçelerini asiller meclisine açıklamaktadır. Burada kralın ilk olarak kral oğlu gibi sevdiği Labarna’nın kendisine ihanet ettiği ve bunun kendisini çok üzdüğünden yakınmaktadır. Bu olayın sorumlusu olarak Tawananna’yı görmektedir. Kral adayı olan Labarna’nın da kralı dinlemeyip annesini ve kız kardeşleri ve erkek kardeşlerini dinlemesinden ve kendisine ihanet etmesinden bahsedilmektedir. Bu durum I. Hattušili’yi çok üzmüş ve Labarna olduğu düşünülen veliahdı evlatlıktan ve veliahtlıktan azletmiştir. Bu durum karşısında kralın kız kardeşi buna tepki göstererek krala karşı çıktığı anlaşılmaktadır.[2]
I. Hattušili’nin Tawananna’dan çekinmesi ve ondan korkması bu dönemde kraliçelerin siyasette ne kadar etkin olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle de asiller, askerler ve halk üzerinde ne kadar etkin olduğu metinlerden anlaşılmaktadır. Burada asiller meclisi “Panku” kurul anlamında kullanılmaktadır. Kralın isteği üzerine ve olağan üstü durumlarda kullanılmaktadır. Bu meclis veliaht tayininde görüşlerinin alınması ve veliahdı onaylaması açısından önem teşkil etmektedir. Bu asiller ise büyük aile mensupları dışındaki kişiler tarafından oluşmaktadır.[3] Tawananna ise kral kadar yetkili kişidir. Kralın annesine verilen unvandır. Annesi olmazsa o zaman kralın karısı ya da kız kardeşi Tawananna olurdu.[4] Bu durumda da kraliçenin kralın kız kardeşi olduğunu görüyoruz. Tawananna’nın bu denli yetkili kişi olması ve krala karşı gelmesi ülke içerisinde karışıklıklara neden olmuştur. Bu durum devlet hâkimiyetini tehtid etmiştir.[5]
Vasiyetnamede Tawananna olarak kralın kız kardeşi olan Haštayar ve kızları ile onların oğullarının çevirdiği entrikalardan söz etmektedir.[6] Özellikle burada kral Hattušili’nin Tawananna’ya “yılan” demesi çok ilginçtir. Belki ona kurnazlığından ve sinsiliğinden belki de ondan nefret ettiği için bu tabiri kullanmıştır bilinmez ama aralarındaki düşmanlığın ne denli büyük olduğunu gösteren bir hadisedir.[7]
§ 5. Gelecekte Hatti’ye ait insanlara şöyle yaklaşacak. Kimin sığırı, koyunu (varsa, onları alıp) götürmek için yaklaşacak. Etrafındaki düşmanlarımı kılıç[la (?) yendi]m (?) v[e ülkemi huzura kavuştur]dum. Öyle olmasın ve ark[ada]n [ülkemi karıştırma]sın!
§ 6. Şimdi (artık) ve hiçbir zaman kesinlikle (şehirden) aşağıya inmesin! İşte oğlum Labarna’ya bir ev verdim. Yesin (ve) içsi[n! İyi davrandığı takdirde] şehre yukarıya gelsin! E[ğer kin]dar davranırsa ya da herhangi bir kötü[lük (?) ya da] herhangi bir [isy]an (tasarlarsa), yukarıya gelmesin! O [evinde kals]ın![8]
§ 7. İşte Muršili benim oğlum[dur]. On[u tanıyın!] Onu tahta oturtun! [Tanrı tarafından onun yüreğine iyilik] verilmiştir. [Tanr]ı ancak ars[lanı] arslanın yerine [koyar. N]e [za]man bir savaş sözü olu[rsa ya da] bir [isyan sözü ağırlık ka]zanırsa, hizmetkârlarım ve büyükler(im) oğluma yardımcı o]lsun!
§ 8. Üç [y]ıl [geçince], savaşa gitsin! Şi[mdiden onu kahraman bir kra]l yapacağım! O henüz (kral olmasa da) şim[diden ona bir kral gibi saygı gösterilsin! Sizin için] o Majestenizin oğludur! Onu kahra[man bir kral olarak y]etiştirin! [Eğ]er [onu delikanlı iken] savaşa götürürsen [iz, onu salimen] geri getirin! Soyunuz Wetna-hayvanı sürüsü gibi (kurdunki (?) gibi) [birlik] olsun! Artık [düşmanlık] olmasın! Onun hizmetkârları bir[ann]eden doğdular!
§ 9. [Sizin] karaciğeriniz, dalağınız (?) ve [duygu]nuz bir (bütün) olarak düzenlenmiştir. Üstünlük tasla[ma]yın! (Aranızdan) hiçbir düşman (çıkmasın!). Sonra hiç kimse kural(lar)ı çiğnemesin! Šinahuwa (?) ve Ubariya kentlerinin (yaptığı gibi) böyle [bir şey] yap[ma]yın! (Size) kötülük kondurulmasın! [Size] de oğlum benim onlara yaptığım (aynı şeyi) yapar!
§ 10. Hiç kimse (şöyle) demesin! : “Kral gizlice canının istediğini [yapar]. Ben onu ona bağışlarım!” – ister olsun ister olmasın! – [öyle bir k]ötülük (içinize) konmasın! Şimdi [siz ki,] benim düşüncelerimi ve ilkelerimi (aklımın keskinliğini) [bi]lirsiniz (?) , oğlumu akıllı bir kişi olarak yetiştirin!
§ 11. Biri diğerini arkaya it[me]sin!  (haksızlık yapmasın!). Biri diğerini [öne (?) sürme]sin! (İltimas yapmasın!) – İhtiyarlar Heyeti mensupları sözleri söylemesinler! (Dedikodu (?) yapmasınlar!) [Oğlum (?) kendi (?) çıkarla]rı (?) için (?) çağrılmasın! Seninle (oğlum) Hatti’nin İhtiyar Heyeti mensupları (seni kandırmak için?) konuşmasınlar! [Kuššar (?) adamı], Hemmuwa adamı, Tamalkiya adamı, [Zalpa (?) adamı], taşralardan biri, (onlardan) hiçbiri seninle konuşmasın!
§ 12. [Oğlum] Huzziya’ya [bakın!] Ben, kral, onu Tapaššanda’nın [efendisi yapt]ım. Onlar onu yakaladılar, onu kötü yola sevk ettiler! [Onu bana düşman yapt]ılar. Sen babanın başına yaslan! [Tapaššanda’ya] ait olan [sa]raylar (henüz günahtan) [temizlen]me[di]. (Onları) sen temizle!
§ 13. [(Ben) kral Huzziya’yı az]lettim (?). Hatti’ler [Hattuša’da bana düşman old]ular. Kızı(mı) yakaladılar. Onun soyundan [erkek çocuğu olduğu için bana] karşı savaş açtılar (ve şöyle dediler): Babanın [tahtı için erkek çocuğu yoktur. Bir hiz]metkâr (babanın tahtına) oturacak! Bir hizmetkâr [kral olacak! O, son]ra Hattuša’yı ve sar[ayı bana karşı kışkırttı (?) Büyükler] ve saray oğlanları (bana karşı) düşmanlık yaptılar. [O, bütün ülkeyi is]yana sürükledi.
Metinde Labarna adıyla geçen kişinin ise evlatlık aldığı Huzziya olduğu ele geçen belgelere göre tahmin edilmektedir. Bu kişi karakter itibariyle I. Hattušili’yi çekindiren yönü isyan etmesiyle birlikte, acımasız kişiliği ve merhamet duygusundan yoksun olmasıdır. Çünkü bu duygudan yoksun olan kişinin başarılı olmasından söz edilemez ve halkına mutsuzluk getirir. Acıma duygusu olmayan birinin merhamet duygusu da yoktur. Labarna adındaki kişi de bu özellikleri ile krallığa layık değildir. Ayrıca krala karşı çıkması da onun veliahtlıktan alınmasında en önemli unsurdur. Burada I. Hattušili keskin zekâsıyla belki de en doğrusunu yapmıştır. Tarihte her zaman despot liderler değil mütevazı ve güçlü liderler başarılı olmuştur. Nitekim de Hattušili’nin atadığı diğer veliaht Muršili yaptığı başarılarla bunun en güzel örneğini teşkil edecektir.[9]
§ 14. (İç) savaşta [kardeş kardeşi] öldürdü, [Arkadaş arkadaşı öld]ürdü. Hatti’nin çocukları [öldüler. Kimin sığırı, k]imin koyunu, [kimin evi, kimin harman yeri, ba]ğı ve tarlaları, [Kimin altını (?), güm]üşü (?), mücevheri (?), ba[kırı (?)], bronzu (?) arta kal]dı ise, onun d[a büt]ün [varlığı felâket]te (?) yok oldu(?)]
§ 15. [……………………] ve bunları [……………………..] kralın hizmetkârları [………………..] silah adamları. […]. [………………..o]nun bunlar be[nim…………………..bi]l[mi]yorum.
§ 16. [Tanrılar kızı(mı) elime koydular (?) O,] Hatti’nin [çocuklarını] ölü[me gönderdi ve ben kral onun bütün malını elinden ald]ım. Eğer sana [biraz bıraksaydım Hattililer beni dilleriyle (?) tutacaklar (?) (benden hesap soracaklardı). O, (şöyle) dedi: “N]eden bana bu kadar az verdin? [Ben kral şöyle (dedim): Az mı?] Sana çok sığır verseydim [ya da çok tarla v]erseydim, [ülkenin] kanını [emer]dim![10]
§ 17. [Kız(ım) başımı] ve adımı [küçülttü. Ve ben kral kız(ım)ı a]ldım ve onu Hattuša’dan [götürdüm]. Toprak üstüne toprak koydum. [Sığır sürüsüne sığır koy]dum. O, babasının sözünü hep (bir yana) itti. [Hatti’nin çocuklarının ka]nlarını emdi. Şimdi o, [kentten aşağı sürüldü. E]ğer o, evime gelirse, evimi [yıkayacak, eğer o,] Hattuša’ya gelirse, onu ikinci kez (benden) öte yana çevirecek. Ona ülkede [ev gösteril]di. (Orada) yesin! [İç]sin!
§ 18.  [Sizler ona kötülük y] yapmayın! O kötülük yaptı. [Ben ona karş]ı [kötülük] yapmayacağım! O beni baba (diye) [çağırmadı]. Ben onu kızım (diye) çağırmayacağım!
§ 19. Şimdiye dek [ailemden] hiç kimse arzumu kabul etmedi. [Sen oğlu]m Muršili sen onu kabul et![Babanın sö]zlerini koru! – Babanın sözlerini korursan, [ekmek yiye]ceksin, su da içeceksin! [yüreğ]ine olgunluk çağı (gelince), günde iki kez, üç kez ye! Kendine iyi bak! Yüreğine yaşlılık (çökünce), doyuncaya kadar ye! (O zaman) [babanın] sözünü (bir kenara) at!
Vasiyetnamede geçen bir diğer hadise de I. Hattušili’nin kendisine isyan edenleri öldürmeyerek sürgüne göndermesi ve eğer pişman olurlarsa tekrar saraya dönebileceklerinin söylenmesidir. Bu ifadelerden Hattušili’nin ne denli merhametli olduğunu ispatlamaktadır. Hattušili’nin buradaki amacı onlara ceza vermek değil devletin güvenliğini ve iç huzuru sağlamaktır. Bu tip durumda kralın devletin güvenliğini sağlamak en önemli görevidir. Ayrıca veliaht tayini ve bunun açıklanması hususunda kral bir takım bey ve devletlere de haber vermek ve veliahdın meşruiyetini buralara geziler düzenlemek dumundadır. Bunlar müttefikler, Tabii devletler ve vassal devletlerdir.[11]
Vasiyetnamenin en önemli açıklamalarından biri de kralın veliaht tayinin de tek yetkili kişi olmayışıdır. Kral adayının asiller ve toplum tarafından da onay alamsı gerekmektedir. Bu durum geçmişteki birçok devlette de karşımıza çıkmaktadır. Eğer bir kral adayı ya da kral olan kişi halkı, elit tabakayı ve orduyu arkasına almazsa iktidarı uzun süreli olmayacaktır ve iktidarını kaybedecektir.
§ 20. Sizler benim [ön]de (gelen) hizmetkârlarımsınız! Benim, kralın, sözlerini [koru]yun! (Böyle olursa), ekmek yiyeceksiniz, su da içeceksiniz! [Böylece Hattu]ša yücelecek, ülkem (de) [huz]ur içinde (olacak!). Eğer kralın sözünü korumazsanız, [gelecek]te (?) yaşamayacaksınız ve yok olacaksınız! [Kim] kralın sözüne karşı çıkarsa, o şimdi [ölsün (?)!]. (Öyle biri) benim memurum (?) olmasın! O, benim önde gelen hizmetkârım olmasın! [Onun] (cinsel) organını kessinler! – Büyükbabam [Pu-šarruma’nın (?) k]ararı böyle (idi): Oğullarını öte yana çevir[m]ediler mi? Büyükbabam oğlu [Laba]rna’yı Šanahuitta’da (veliahtlığa?) atadı. [Arkadan] hizmetkârları ve büyükler emirlerine karşı çıktılar [ve] Papahdilmah’ı (tahta) oturttular. (O zamandan beri) kaç yıllar geçti! [Kaç] (kişiler) (öte yana) göçtü? (O zamanki) büyüklerin evleri nerede? Onlar yok olmadılar mı?
§ 21. [Sizler] benim, Büyük Kral Labarna’nın, sözlerimi koruyun! [Eğer on]ları korursanız, Hattuša yücelecek! Ülkemi [hu]zura kavuşturacaksınız! Ekmek yiyeceksiniz, su da içeceksiniz! Eğer koru[ma]zsanız, ülkemiz başka birinin olacak! (Düşman yönetime girecek!). Sizler [tanrılar ko]nusuna (da) saygılı olsun! Onların kurban ekmekleri, kurban içkileri, yağlı (ekmek) kırığı (?), yemekleri (paparaları?) da (ve) buğday kırması (kurban masasının üstünde) hazır olsun! Ve (sen Muršili) öte yana dönme! Arkaya düşme! (Sıkı dur!). [Öte yana] dönersen, kötü (olaylar) eski(si gibi olabilir!). O (güzel şeyler) olsun! (Âmin!).[12]
Hattušili de bu isyanlar ve karışıklık sonucu yeni veliaht ilan ettiği Muršili’ye de bu konun öneminden bahsetmektedir ve metnin son kısımlarında bundan bahsetmektedir. Ona adaletli olmasını, asiller, halk ve askerler ile iyi geçinmesini kendisini asla büyük görmemesini tavsiye etmektedir. Gerçekten de Hattušili’nin verdiği bu tavsiyeler önemli siyasi gerekliliklerdir. Bu açıdan değerlendirildiğinde bu kısım anlatıları bir siyasetname özelliği taşır. Bu kısımda Hattušili, Muršili’ye bunları yaptığı zaman “ekmek yiyeceksin, su da içeceksin” tabirini kullanmıştır. Bu mecazı anlamda kullanılan bir cümle olsa gerek. Bu anlatımla büyük ihtimalle Hattušili ona iktidara ve devlete hâkim olacaksın demek istemiştir. Kasıt budur. Anadolu’da da günümüzde bir kişi iyi bir konuma geldiğinde “elin ekmek tutmaya başladı” denilir. Burada Hattušili mecazen Muršili’ye öğütlerine uyduğu takdirde başarılı olacaksın demek istemiştir.
Metinde geçen diğer önemli bir hadise ise “Tanrılar”  meselesidir. Hattušili, Muršili’ye tanrılara iyi davranması ve onlara sunulan adakları ihmal etmemesini söylemektedir. Bu hadise ise dini inanç sisteminin ürünüdür. Hititler’de tanrıları memnun etmek devletin varlığı açısından yerine getirilmesi gereken önemli bir husustur. Anadolu’da en eski tanrılardan olan “Fırtına Tanrısı” ve Arianna’nın “Güneş Tanrıçası” Hititler’in baş tanrılarıdır. Ayrıca Hititlerde tanrı ve tanrıya olan inanç fazla olduğundan Hititler savaşlarda ele geçirdikleri tanrı heykellerini de başkente getirmişlerdir. Bu açıdan bakıldığında tanrıya olan inanç büyüktür. Ayrıca metinlerde tanrıların hoş tutulması ve mutlu edilmesi gerektiği de yer almaktadır. Bu yapısıyla Hititler “çok tanrılı” bir inanç sistemini benimsemişlerdir.[13] Hattušili de verdiği öğütte bu konuya dikkat çekmektedir.
§ 22. [Ayrıca Büyük Kr]al Labarna oğlu Muršili’ye (şöyle) dedi: “Sana aktardığım (verdiğim) sözlerimi (içeren) bu [table]ti senin önünde her ay (yüksek sesle) okusunlar! Böylece [söz]lerimi (ve) bilgeliğimi yüreğine kazıyasın [ve hizmetkârlarım] ile büyüklerimi merhametle yönetesin! Herhangi birinin suçunu [gör]ürsen,  - ya bir kimse bir tanrıya karşı günah işler ya da bir kimse herhangi bir (kötü) söz söyler – asiller meclisine tekrar sor! Dedikodu (?) asiller meclisinden geri çevrilmelidir! Oğlum yüreğ[in]den ne geçerse, onu hep öyle yap! (Doğru bildiğini yap!).
§ 23. Büyük Kral Labarna (kraliçe) Haštayar’a (şöyle) der: Bana karşı çıkma! Onun için [k]ral ya da saray oğlanları şöyle demesin! : “Bu (kadın) her zaman yaşlı (falcı?) kadınlara sorar.” Kral (onun hakkında) [şö]yle de(me)sin! : “(Acaba) şu anda yaşlı kadınlara mı [sora]r, (böyle bir şeyi) bilmek istemiyorum”. Buna karşı çıkma! Hayır! Bana her zaman tekrar sor! [sana] görüşlerimi her zaman [bil]direceğim. (Öldüğüm zaman) [beni] iyice [yıka! ? Beni ğöğ]sünde [tut] Beni göğsünde [toprağa taşı!] (Beni) toprakta ko[r]u!
Büyük Kral Tabarna’nın (“hükümdarın”) tableti. Büyük Kral Tabarna Kuššar’da hastalanınca ve genç Mu[ršili’yi] kral olarak atadığı zaman.[14]
Metnin genelinde anlatılanlar yalnızca saray entrikaları ve kral seçimi meselesi değildir. Buradan Hititler hakkında birçok meseleyi incelemiş oluyoruz. Yaşanan olaylar bize Hitit toplumunun yapısı ve işleyişi hakkında birçok bilgi vermektedir. Burada geçen olaylar “Eski Krallık” döneminde Hitit devletinin özellikle siyasi ve sosyal durumunu ortaya koyması açısından son derece önemlidir. Burada kadının da siyasette etkili olması, iç bunalım neticesinde meydana gelen olaylar, toplumun sosyal yaşantısı ve dini inançları, asillerin ve önemli kişilerin siyasette ne denli önemli olduğu gibi pek çok sonuç çıkarılabilir. Diğer bir dikkat çekici husus ise Hattušili’nin bu durumu çok iyi gözlemlemesi ve yatıştırması hadisesidir. Aldığı önlemler belki de devleti iç bunalıma sürüklemekten kurtarmıştır. Bu da onun bilgili ve ileri görüşlü bir devlet adamı olduğunu bize göstermektedir. Neticede başa geçen Muršili (I), belki de Hattušili’yi dinlediği içindir bilinmez başarılı olacaktır.


SONUÇ
Krallıklar ya da devletler varlıklarını devam ettirebilmek için iç huzurlarını ve güvenliklerini sağlamak durumundadırlar. Geçmişten günümüze bu durum hep böyle olmuştur. İç siyasi çekişmeler yaşamış devletler her zaman yıkılmaktan kurtulamamışlardır. Hattušili’de bu hadisenin önemini uzun yıllar önce fark etmiş önemli bir siyaset adamıdır. Onun görüşleri ve deneyimleri bu durumun korunması gerektiğini ve her zaman önce iç huzurun sağlanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Hititler gibi bir devleti düşündüğümüzde bu olay uzarsa basit bir taht mücadelesinden çıkacak ve bu durumdan düşmanlar yararlanabilecekti. Bu duruma önlem olarak ortaya çıkan hadiselerin geçtiği vasiyetname ve sonunda kralın uyguladığı yaptırımlar belki de en doğru harekettir ve Hattušili böylelikle devletin devamlılığını korumuştur.














                          


Kullanılan İşaretler
[ ] Tabletin işaret bulunan kısmının kırık olduğunu göstermektedir.
( ) Tercümeye yapılan ilaveyi gösterir.
. . . Yan yana üç ya da üçten fazla nokta, o kısmın sağlam olduğunu fakat
gerek görülmediği için alınmadığını belirtir.
? Çözülemeyen kelimeleri göstermektedir.

Kaynaklar
AKURGAL, Ekrem, Anadolu Uygarlıkları”, Net Turistik yayınları, İstanbul 1995
ALP, Sedat,Hitit Çağında Anadolu/ Çiviyazılı ve Hiyeroglif yazılı kaynaklar”, TÜBİTAK yayınları, Ankara 2001
BRANDAU, Birgit – SCHİCKERT, Hartmut,Hititler”, Arkadaş Yayınları, 3. Baskı, çeviri: Nazife MERTOĞLU, Ankara Temmuz 2011
Hoffmann,Der Erlass Telipinus”, I. ,  Heidelberg 1984
MEMİŞ, Ekrem,Eski Çağ Medeniyetleri Tarihi”, Ekin Basım Yayın Dağıtım, 2. Baskı, Bursa 2009

MEMİŞ, Ekrem,Eski Çağ Türkiye Tarihi”, Çizgi Kitapevi, Ankara 2005

ÖZÇELİK, Nazmi,İlk Çağ Tarihi Ve Uygarlıkları”, Nobel Yayınevi, 6. Baskı, Ankara Nisan 2011
SEVİNÇ, Fatma, Hititler’in Anadolu’da Kurduğu Ekonomik Ve Sosyal Sistem”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 17, Mayıs 2008
YİĞİT, Turgut, Eski Hitit Dönemine Ait Bir Ferman”, Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt 26, sayı 41, Ankara 2007










1Tamer EREN, “Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı Eski Çağ Tarihi Bilim Dalı

[2] YİĞİT, Turgut, “Eski Hitit Dönemine Ait Bir Ferman”, Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt 26, sayı 41, Ankara 2007 Syf. 5-6
[3] SEVİNÇ, Fatma, “Hititler’in Anadolu’da Kurduğu Ekonomik Ve Sosyal Sistem”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 17, Mayıs 2008 Syf. 14
[4] AKURGAL, Ekrem, “Anadolu Uygarlıkları”, Net Turistik yayınları, İstanbul 1995 Syf. 28
[5] Hoffmann, “Der Erlass Telipinus”, I. ,  Heidelberg 1984 Syf. 26-27
[6] MEMİŞ, Ekrem, “Eski Çağ Medeniyetleri Tarihi”, Ekin Basım Yayın Dağıtım, 2. Baskı, Bursa 2009 Syf. 118-119
[7] MEMİŞ, Ekrem, “Eski Çağ Türkiye Tarihi”, Çizgi Kitapevi, Ankara 2005 Syf. 126-127
[8] ALP, Sedat, “Hitit Çağında Anadolu/ Çiviyazılı ve Hiyeroglif yazılı kaynaklar”, TÜBİTAK yayınları, Ankara 2001 Syf. 68
[9] BRANDAU, Birgit – SCHİCKERT, Hartmut, “Hititler”, Arkadaş Yayınları, 3. Baskı, çeviri: Nazife MERTOĞLU, Ankara Temmuz 2011 Syf. 51
[10] ALP, Sedat, “Hitit Çağında Anadolu/ Çiviyazılı ve Hiyeroglif yazılı kaynaklar”, TÜBİTAK yayınları, Ankara 2001 Syf. 69-70
[11] ÖZÇELİK, Nazmi, “İlk Çağ Tarihi Ve Uygarlıkları”, Nobel Yayınevi, 6. Baskı, Ankara Nisan 2011 Syf.60
[12] ALP, Sedat, “Hitit Çağında Anadolu/ Çiviyazılı ve Hiyeroglif yazılı kaynaklar”, TÜBİTAK yayınları, Ankara 2001 Syf. 70-71
[13] SEVİNÇ, Fatma, “Hititler’in Anadolu’da Kurduğu Ekonomik Ve Sosyal Sistem”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 17, Mayıs 2008 Syf. 14
[14] ALP, Sedat, “Hitit Çağında Anadolu/ Çiviyazılı ve Hiyeroglif yazılı kaynaklar”, TÜBİTAK yayınları, Ankara 2001 Syf. 70-71

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder